Türkiye, Almanya ve diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerini İsrail’in sivilleri hedef almasına ses çıkarmamakla suçluyor. Batı ise Türkiye’yi İsrail’de 7 Ekim’de düzenlediği saldırılarda sivilleri de öldüren Hamas’ı “terör örgütü” olarak görmediği için eleştiriyor. Erdoğan’ın temaslarında bir diğer önemli gündem maddesi de Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği olacak.
Ziyaretin planladığı dönemlerde gündemin ağırlıklı olarak Türkiye-Almanya ikili ilişkileri, göç ve ekonomik işbirliği ile Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği üzerine inşa edilmesi öngörülmüştü.
Erdoğan’ın “AB ile yeni sayfa açma” çağrısı ve buna yanıt olarak AB’nin Türkiye ile ilişkilerin geleceğine ilişkin “ileriye dönük ve stratejik” rapor hazırlama sürecini başlatması da, Erdoğan-Scholz görüşmesinin siyasi çerçevesini oluşturan unsurlar arasında görülmüştü.
Ancak Hamas’ın 7 Ekim’de “Aksa Tufanı” adını verdiği saldırılarda 1200’e yakın İsrailli asker ve sivili öldürmesiyle başlayan savaş, Erdoğan’ın Steinmeier ve Scholz ile yapacağı görüşmelerin hem gündemini hem de havasını değiştirdi.
Erdoğan, 11 Kasım’da gazetecilere yaptığı açıklamada, AB ülkelerinin İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılara ilişkin tavrını eleştirirken, 17 Kasım’da yapacağı geziyi anımsatarak, “Almanya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı acaba ne gibi bir tavır içindeler? Bunu Almanya ziyaretinde çok daha net göreceğiz. Ama şu ana kadar onlarda da bir netlik henüz yok” ifadesini kullanmıştı.
Erdoğan, “Avrupa’ya göre, uluslararası hukuku kimin ayaklar altına aldığı çok önemli. Şu an itibarıyla Avrupa Birliği’ndeki yaklaşım tarzı, ne yazık ki bizim yaklaşım tarzımızla örtüşmüyor. Fakat Almanya ziyareti birçok şeyleri deşifre edecek diye düşünüyorum” diye de eklemişti.
Erdoğan, Avrupa’nın aksine Türkiye’nin Hamas’ı “terör örgütü” olarak tanımlamadığını, halkını ve topraklarının kurtarılması için mücadele eden bir siyasi örgüt olarak gördüğünü kaydetmişti. Türkiye’nin bu yaklaşımı genel olarak Avrupa’da eleştiriliyor.
Scholz, hafta başında, gazetecilerin Erdoğan’ın İsrail’e karşı açıklamalarının sorulması üzerine İsrail’e dönük bu tür eleştirilerin “absürt” olduğunu söylemiş, İsrail’in demokratik bir ülke olarak uluslararası hukuka uygun şekilde güvenliğini sağladığını kaydetmişti.
Bu keskin görüş ayrılığı, tarafların ziyaret sırasında kamuoylarına verecekleri mesajları daha da önemli hale getiriyor.
İKİ ÜLKEDE GERGİNLİK
Bu ortamda gerçekleşecek ziyaret nedeniyle hem Ankara hem Berlin’de gerginlik yaşandığı gözleniyor. Normalde Erdoğan’ın ziyaretini 18 Kasım’a uzatması ve Türkiye-Almanya dostluk maçını izlemesi planlanıyordu. Ancak son gelişmeler nedeniyle ziyaretin kısa tutulması kararlaştırıldı.
Diplomatik kaynaklar, 2. Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 6 milyon Yahudinin Nazilerce soykırıma tabi tutulmasından dolayı Almanya’nın İsrail’e karşı politikasının değişmesinin beklenmediğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Avrupa’nın İsrail’e borcu var” söyleminin altında bunun yattığını söylüyor.
Alman makamlarını geren nedenlerden biri de Erdoğan’ın ziyareti nedeniyle Berlin’de yaşayan Türk ve Müslüman toplulukların Filistin’e destek için bir araya gelme olasılığı. Almanya’da 7 Ekim’den bu yana birçok protesto gösterisi düzenlenmiş ve Alman makamlarının gösterilere yaklaşımı eleştirilmişti. Erdoğan’ın ziyareti sırasında Alman kolluk güçlerinin yoğun güvenlik önlemleri alması bekleniyor.
AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ NASIL ŞEKİLLENECEK
Almanya’daki temasların diğer önemli gündem maddesi, Türkiye-AB ilişkileri olacak. AB’nin 8 Kasım’da açıkladığı genişleme raporu, Türkiye’nin birliğe üyelikten giderek daha da uzaklaştığını kayda geçirmişti. Ukrayna, Moldova ve Bosna-Hersek ile katılım müzakerelerine başlama kararını almaya hazırlanan AB, Türkiye ile ilişkilerin nasıl olacağı konusunda da çalışma yürütüyor. Erdoğan-Scholz görüşmesi, AB’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun bu konuda hazırlayacağı raporu açıklamasından önce gerçekleşmesi açısından önemli.
Erdoğan’ın Alman makamlarına Türkiye ile AB arasındaki üst düzey temasların yeniden başlatılması, vize serbestisi ve gümrük birliğinin güncellenmesi yönündeki taleplerini aktarması öngörülüyor. AB’nin eğer uzlaşma sağlanması durumunda vize serbestisi yerine vize kolaylığı yolunda adım atması beklentiler arasında.
Almanya açısından ise Türkiye’de son yıllarda insan hakları ve demokratik değerlerde görülen gerileme, Kıbrıs sorununda çözüm yönünde bir ilerleme olmaması gibi nedenler katılım müzakerelerinin fiilen sonlanmasının ana nedenleri. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymaması, iş insanı Osman Kavala ve eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmaması gibi konularda Avrupa içinde en çok Almanya tarafından takip edilen konular arasında görülüyor.
ALMANYA GÖÇ KONUSUNA AĞIRLIK VERİYOR
Almanya açısından önemli olan konuların başında ise Türkiye ile AB arasında 2016’dan bu yana sürdürülen yasa dışı göç konusundaki işbirliğinin devamı geliyor. Mevcut anlaşmanın devam ettirilmesinden yana olan Almanya, Ankara ile yapılacak müzakereler sonucunda anlaşma içeriğinin yenilenmesini de istiyor.
Scholz, hafta başında yaptığı açıklamada, “Türkiye çok fazla sayıda mülteciyi kendi ülkesine kabul etti ve biz de bunun böyle kalabilmesi için onlara destek oluyoruz. Elbette bu sayede Avrupa ülkelerine göç olmaması umuduyla…” dedi. .
7 yıl önce Almanya’nın girişimiyle yapılan anlaşma, Suriye’den gelen düzensiz göçmenlerin Türkiye’de kalmaları karşılığında AB’nin mali destek sağlamasını öngörüyor.
TÜRKİYE’DEN İLTİCA EDENLERİN SAYISI ARTIYOR
Almanya’da ikili ilişkiler açısından gündeme gelmesi beklenen konular arasında Türk vatandaşlarının yaşadıkları vize sorununun da olması bekleniyor. Türkiye, vize başvurularında ret oranlarının artması ve yaşanılan güçlüklerin siyasi olduğu düşüncesiyle başta Almanya olmak üzere önde gelen AB ülkeleriyle temasta.
Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Jürgen Schulz, Gaziantep’te 15 Kasım’da düzenlenen Türkiye-Almanya İş ve Yatırım Forumu sırasında Türk basınının sorularını yanıtlarken, vizelerle ilgili durumun siyasi değil teknik olduğunu, başvuru sayısındaki artışa yanıt veremediklerini söyledi. Büyükelçi, vize başvurularının detaylı bir incelemeden geçmek durumunda olduğunu çünkü Türkiye’den Almanya’ya iltica başvurularında artış olduğunu kaydetti.
Schulz, “Ekim ayından itibaren Türkiye iltica başvurularında ilk sıraya çıktı. Öncesinde Suriye ve Afganistan başvurularının ardından Türkiye gelirdi. Şimdi Türkiye ilk sırada. Bu bizim için yeni bir şey” dedi.
Türkiye ve Almanya, ekonomik işbirliğini daha da geliştirmeyi ve ticaret hacmini 50 milyar Euro’ya çıkarmayı da hedefliyor.